Çeyrek asırlık bir “zulüm adası”nda yeryüzünün Zeusları işkencelerine devam ediyor. Fakat ada, Zeusların karşısında bir direniş mekanına dönüşüyor. Teslim alma ve direnmenin karşı karşıya geldiği bir arenaya dönüşüyor İmralı. Sadece karşı karşıya gelenlerin değil destekçilerin ve gönül verenlerin de karşılaşması bu.
Felsefenin, kelimenin gerçek anlamıyla demokratik yorumunda söylenmek istenen iki şey mevcuttur: Birincisi felsefe, birtakım elitlerin soylu düşünsel faaliyetleri olmaktan kurtarılarak maddi yaşamın parçası haline getirilmelidir. İkincisi ise, felsefenin bu kapalı yorumundan kurtarılarak maddi yaşamın parçası haline getirilmesi öyle ya da böyle düşünsel faaliyetin devrimcileştirilmesi için bir ön adımdır.
Kaybettirilenin ardında kalanların umutsuzluk ve karamsarlığı bir ömür taşıyabilmesi ve ölünün bir direniş motivasyonuna dönüşmemesi için yakışıksız (mezarsızlık) bir ölümle ölümün haysiyeti yerle bir edilir. Yerin üstünde yeri olmayanın yerin altında da yeri olmamalı kuralı işletilerek ölü ve ölünün ardında kalanların yası belirsiz bir uzama hapsedilir.
Pek çok Kürt aile, bu acı ve travmanın ışığında, bu acıyla başa çıkmanın ve sevdiklerini anmanın yaratıcı yollarını buldu. Bu yollardan biri de kendi evlerinde bir anıt oluşturmak. Aileler kaybettikleri yakınlarının anısına oturma odalarında bir yer açtı. Bu onların sevdiklerine daha yakın hissetmelerinin bir yolu oluyor.