WCD’nin yaptığı araştırmalara göre dünyada en az 40 ile 80 milyon arasında insan barajların inşasından olumsuz etkilenerek zorla yerinden edilip yoksulluğa itildi. Böylece barajların kurulduğu bölgelerde yaşayan toplumlar güçten düşürüldü. Bununla beraber kırsaldan kente göç daha da arttı.
Şark Islahat Planı ile Kürtlerin ulusal, kültürel, siyasal, sosyal yapısı hedef alınmış, demografik yapı yok edilmeye çalışılmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze Türk devletinin Kürtlere yönelik yürütülen soykırım politikalarının temelini Şark Islahat Planı oluşturmaktadır.
Kürdistan, yüzyıllardır süregelen sömürgeci politikaların yalnızca siyasi ve toplumsal baskısıyla değil, aynı zamanda ekolojik bir yıkımla da karşı karşıya bırakıldı. Bu politikalar, enerji ve güvenlik söylemleriyle meşrulaştırılsa da, gerçekte baraj inşalarından orman yangınlarına, madencilik faaliyetlerinden doğanın tahribine kadar geniş çaplı bir yıkım mekanizmasına dayanıyor. Bölgede inşa edilen barajlar ve hidroelektrik santralleri (HES), yalnızca enerji üretme amacına hizmet etmiyor; aynı zamanda halkın zorla göç ettirilmesi, tarım ve hayvancılığın yok edilmesi ve ekolojik dengenin bilinçli şekilde bozulması …
Biz bu hamlenin, Modernist Marksizmin açmazlarından da kurtulmanın bir olanağını ürettiğini söylüyoruz. Çünkü biliyoruz ki “…tan kızıllığının birçok türü vardır…”