Çağdaş Kürt şairler kaybı gömmeye değil canlandırmaya, matemi dindirmeye değil harlamaya, hüzünden arınmaya değil hüznü koyultmaya dönük bir yas şiiri üretirler; kaybı terk ederek hüzünden arınmayı, yası tamamlayarak yaralanmış egoyu onarma modellerine kuşkuyla yaklaşırlar.
Sanat, özgürlük mücadelesinin ve kültürel direnişin aracı olarak kullanılırken, bazen “daha fazla acı, daha fazla keder” kuralına da sadık kalıyor. Ne var ki, Kürtler mizahın ve eğlencenin tadını da son derece iyi biliyorlar. Bu yazıda, sanatın derin acılarına mizahi bir bakış açısıyla yaklaşarak Kürt sanatının neşeli taraflarını keşfe çıkacağız.
kıyıyı alımlamak her zaman zor bişiy. duvar, eşik, kapı hem ayırır hem birleştirir. tenimiz bizi dıştan hem ayırır hem dışla birleştirir değil mi. özgür poetika bir kıyı deneyimi öyleyse. ancak bu poetik bakışla çakışan bir politika, bu nevi poetikaya yer açabilir. platon’un devlet’inde şaire ve şiire yüklediği fayda temelli misyondan kurtulunabilir; platon’un devlet’inden kurtulunabilinir.
Bu inisiyatif belki de pek çok sanatçının ya da sanat gruplarının örgütlenme çabasının ne kadar değerli olduğunun hatırlatılması üzerine kuruldu. Bu yeni bir başlangıç değil. Çok sefer başlamış ve her seferinde savaş politikaları ve güvenlik endişesi yüzünden yarım kalmış o başlangıçlara eklemlenme arzusu.