Arap savaşçılar, Rojava Devrimi’nin başından bu buna Kürt savaşçılarla omuz omuza savaşıyor. Sadece Minbîc gibi stratejik bir yerde değil; Şedadê, Hol, Reqa, Dêrazor’da birlikte savaşmaları dikkat çekici.
Rojava’da savaşın yoğun olduğu günlerdi. Kulağımız ve kalbimiz Demokratik Suriye Güçleri’nden (QSD) gelecek haberlerdeydi. Her bölgenin, köyün, mahallenin, sokağın DAİŞ’den temizlenmesi üzerimizdeki karanlığı aydınlatacaktı. Savaşçılar mevzilerde nefes nefese, çetelere kurşun yağdırırken benim parmaklarım ise fotoğraf makinesinin deklanşörüne basıyordu. Sil baştan yazılan tarihin her anını kaydetmek için cephedeydim, savaşçılarla…
Efrîn’de Arap savaşçıların cepheye koştuğunu gördüğümde, Minbic’de “beşbaş heval beşbaş” dediklerinde ve Şedadê’de Rizgar’ın “Ben de katılıyorum savaşa” heyecanını hissettiğimde Rojava Devrimi’nin gerçekten yenilmez olduğunu anladım.
En güzel ‘şev baş’
1 Haziran 2016’da Minbîc’i özgürleştirme hamlesi başlatılmıştı. QSD’ye bağlı Minbîc Askeri Meclisi’nin dört koldan köylerden şehir merkezine doğru adım adım ilerlediği günlerde Ronahî TV’de muhabirdim. Savaşı yakından takip etmek için Temmuz ayında cepheye koştum. O yaz QSD savaşçıları ilk kez Fırat Nehri’ni geçmişti ancak şehrin girişinde savaş hala sürüyordu. Asayiş güçlerinin iki üyesi taşlarla örülmüş mevzide oturuyor yanlarında bir bayrak dalgalanıyordu. “Şev baş, kolay gelsin” sözlerime aldığım “Beşbaş heval beşbaş” yanıtından bir Arap savaşçının benimle Kürtçe konuşmaya çalıştığını anladım. Kürt arkadaşı, telaffuzunu düzeltirken bir yandan da takıldı ona. Ne zaman aklıma Minbîc hamlesi gelse içimi ısıtan bu gülümsemeyi hatırlıyorum.
Arap savaşçılar, Rojava Devrimi’nin başından bu buna Kürt savaşçılarla omuz omuza savaşıyor. Sadece Minbîc gibi stratejik bir yerde değil; Şedadê, Hol, Reqa, Dêrazor’da birlikte savaşmaları dikkat çekici.
Rizgar, karanlıkta gülümseyen yüz
Arap savaşçılar, Rojava Devrimi’nin başından bu buna Kürt savaşçılarla omuz omuza savaşıyor. Sadece Minbîc gibi stratejik bir yerde değil; Şedadê, Hol, Reqa, Dêrazor’da birlikte savaşmaları dikkat çekici. Şedadê operasyonunda bir Arap genç, şehrini DAİŞ’ten kurtarmak için koşup gelerek QSD’ye katıldı ve kendine ‘Rizgar’ kod adını verdi. Savaşçı arkadaşlarının, “Rizgar, önce sizin eve geleceğiz, bize yemek yap sonra gidip şehrini özgürleştireceğiz” sözleriyle takılıp gülüşmeleri, karanlığı o anda aydınlatıyordu.
Yıkılmadı, direndi
Elbette karanlık sadece DAİŞ’in değildi. Suriye’de krizin patlak vermesiyle asıl endişe edilen halklar arasında bir iç savaşın çıkmasıydı. Çünkü Baas rejiminde, devrimden önce mezhep savaşları patlak vermişti. Beşar Esad’a karşı Sünni gruplar silahlanmış Humus ve Hama gibi bölgelerde Sünni-Alevi çatışması yaşanmıştı. Böylesi bir deneyimin olması akıllara Kürt-Arap çatışması ihtimalini getiriyordu. Ancak YPG ve YPJ güçlerinin önlemini çok önceden alması, Demokratik Ulus Paradigması etrafında birleşmesi ve halkı, devrimci halk savaşı doğrultusunda örgütlemesi korkuların önüne geçti. Birçok sivil toplum kuruluşunun forum ve konferanslar düzenlemesi; halkların kardeşliğini, Kürt-Arap ittifakının gerekliliğini anlatması da korkuları yıkan diğer etkenlerdi.
Efrin’de Arap savaşçılar
Ve Efrîn günleri… 58 gün süren ve Çağın Direnişi olarak tarihe geçen savaşta Arap savaşçılar cepheye koşmuştu. 2018 kışıydı. Türk devleti Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), Ehrar El Şam ve Cebhet El Nusra gibi çeteleri yanına alarak savaş uçakları ve ağır silahlarla saldırmıştı şehre. Arap savaşçıların cepheye koştuğunu gördüğümde Rojava Devrimi’nin gerçekten yenilmez olduğunu anladım. Efrîn’de yaşayan halkın yüzde 98’i Kürt’tü. Arap savaşçılar, ellerinde silahlarıyla en ön mevzilerde kardeşleri için şehit düştü. 12 yıl geçti devrimin üstünden. Bunca yıl sonra bu yazıyı kaleme aldığımda 12 bin şehidin sadece evleri, şehirleri ve dilleri için savaşmadığını anlıyorum. Toprakların tüm halklara ait olduğu ve herkesin eşitlik içinde yaşadığı bir gelecek için savaştıklarını anlıyorum. Evet, savaş yıkım için değildi bu kez, birlikte yaşamak ve geleceği örmek içindi.
Yayın Tarihi: 20/05/2024