PolitikART
Kültür-Sanat

2+2=krdstn: Bizim tarafımızdan anlatılanlar!

Sayı: 318
Serdar Mutlu
Katliamlara ve kültürel soykırımlara neden olan bu antlaşmanın 100. yıl dönümünde, evrensel kültürün koruyucularından olan ve toplum ile estetik bilinç arasında köprüler kuran, sorular soran çağdaş sanatın önemi aşikardır.

Sömürgeden kurtulmanın güçlü bir anlatısı olmalı. Modern biçime kavuşmamış bir anlatım biçimi sürekli kendini tekrar etmenin sıkılganlığını yaşarken, bir çıkış yolu arayışındaki ‘çağdaş bireylerin duygularına hitap etmesine rağmen gündelik pratikleriyle uyum sağlıyor mu’ sorusunun doğmasına neden oluyor. ‘Eskiyi yok etmeden yeniyi aramalıyız’ klişesi -işe yararlılık bakımından- klişe olmasına rağmen içinde barındırdığı ‘kendini güncelleme minerali’nden dolayı bu sorunun cevabını ararken ‘sağlıklı’ kalmanın en temel ilaçlarından biri gibi duruyor.

1923 Lozan Antlaşması, yakın tarihin anlatıya muhtaç vakalarından biridir. Lozan Antlaşması’ndan sonra Kürtlerin bin yıllardır Süryaniler, Ermeniler ve diğer kadim halklarla birlikte yaşadığı coğrafya yapay ulus-devlet sınırlarıyla parçalara bölünmüş oldu. Doğal yaşam geçişleri, yollar, dağlar, nehirler ve akrabalıklar egemen devletlerin kontrolü altında kaldı ve bu halklar “tek dil, tek millet, tek bayrak” anlayışıyla sayısız katliama, sürgüne ve asimilasyon politikasına maruz bırakıldılar.

Sanatın belgeleme, toplumsal hafızayı ve doğayı yeniden inşa etmeye yardımcı olma gücünün güncelliği bu problemin yanıtlarını arıyor.

1923’ün yaz aylarında, Lozan şehrinde İsviçre devleti hakemliğinde gerçekleşen ve Kürtlerin saf dışı bırakıldığı Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasının yeniden haritalandırılmasını sağlayan toplantılarda, Kürtlerin ulusal varlığıyla ilgili yeterli belgelemenin yapılmayışı, belgelerin yok edilmesi veya var olan belgelerin açığa çıkarılmaması belki de bu sürecin en çok kanayan yarası olmuştur. Buna rağmen eldeki bulgu, belge ve öyküler ışığında çağdaş sanatın sorgulama temelli anlayışını esas alarak bir anlatı biçimi oluşturuldu. Bu anlatı, 17 sanatçının katılımıyla İsviçre’nin Lozan kentindeki Forum de l'Hôtel de Ville’de bir çağdaş sanat sergisiyle güçlendirilmeye çalışıldı.

Katliamlara ve kültürel soykırımlara neden olan bu antlaşmanın 100. yıl dönümünde, evrensel kültürün koruyucularından olan ve toplum ile estetik bilinç arasında köprüler kuran, sorular soran çağdaş sanatın önemi aşikardır.

Bu sergide küratörler, tarihçiler, sanatçılar, şairler ve aktivistler Lozan Antlaşması’nın yarattığı tahribatlara dikkat çekip, arşive atıfta bulunarak sürecin yeniden belgelenmesi ve toplumsal hafızanın yeniden canlanmasına katkıda bulunmaya çalıştılar. Var olan belgelerin bölgede yapay bir şekilde kurulan ulus-devletlerin “hassasiyetleri” nedeniyle hiçbir zaman tartışmaya açılmaması ve anlaşmanın doğurduğu kaostan kaynaklı olan siyasi, kültürel ve ulusal yok edişlerin dört parça Kurdistan’a ve çevresine olan yansımaları da bu sergide ziyaretçilere sunuldu. Üç hafta süren sergiyi iki binden fazla insan ziyaret etti.

Barış Seyitvan ile birlikte serginin küratörlüğünü yaparken, Lozan 100. Yıl etkinlikleri hazırlık komitesi de sergi ekibi içerisinde özveri ile yer aldı. Kolonyalizmi ve hafızanın tahribatını anlatırken, serginin ismini ise Qazi Mihemed’e atfedilen “2+2 Kürdistan eder” sözünden hareketle 2+2=krdstn olarak belirledik ve 2R (Rojava, Rojhilat) ve 2B (Bakur, Başûr) referansıyla serginin adını temalandırdık. Böylece 4 parçadan sanatçıların (Osman Ahmed, Havin Al-Sindy, Hawar Amini, Vooria Aria, Khadija Baker, Savaş Boyraz, Wirya Budaghi, Timur Çelik, Salah Ebrahimi, Serhat Ertuna, Fatoş Irwen, Eren Karakuş, Serpil Odabaşı, Walid Siti, Leyla Toprak) eserlerinin yanında, Hito Steyerl (Alman-Japon) ve Jacopo Gallico’nun (İtalyan) eserleriyle birlikte bir tür ulusal birlik anlatısı da sağlandı. Resim, video-art, müzik, şiir, performans ve söyleşilerle Kürtler adına ‘geleceğin inşası’ da tartışıldı.

Ayrıca, tarihçi Sedat Ulugana’nın hazırladığı 70 sayfalık yakın tarih kronolojisi 12 metrelik bir pano üzerine uygulanarak ziyaretçilere Lozan Antlaşması’nın yarattığı ikilemler özet halinde sunuldu.

Antlaşmanın göze çarpan güncel ekolojik sonuçlarını ise göz ardı etmemek gerekiyor. Bu durum da can yakmaya devam ediyor. Hemen her gün Zagros dağlarının çevre devletler tarafından bombalanması veya örneğin, Kürt yerleşimlerinin arasına çekilen 800 kilometrelik duvar bölgedeki doğayı ve içinde yaşayan canlıları da olumsuz etkilemektedir. Tüm bunlar tarihten notlar, sanat eserleri ve sanatçıların dayandıkları kavramlarla birlikte bu sergide gözler önüne serilmektedir. Sergi, uzun yıllar farklı şehirlerde gösterilmek üzere de bir alt yapı kazandı.

 

 

 

Yayın Tarihi: 10/07/2023