Rusya’da Kürt diasporasının doğuşu aslında doğrudan Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle bağlantılıdır. Sovyet siyasi sistemi azınlıkların haklarını koruyor ve halklar arası eşitliği garanti ediyordu. Ancak çöküşten sonra milliyetçiliğin yükselmesi, derin ekonomik krizle birleşince Kürtler, trajik bir gerçeklikle karşılaştı.
Rusya'daki Kürt diasporasının tarihi birkaç yüzyıl geriye dayanır. Bilinen ilk kayıt, 1801 yılına aittir. Gürcistan, Gence, Karabağ ve Şeki hanlıklarının Rus İmparatorluğu'na katıldığı bu tarihte Kürtler de Rusya'nın tebaası oldular.
Kürtler, XVIII ve XIX. yüzyıldaki Rus-İran ve Rus-Osmanlı savaşları sonrasında Kafkasya’ya göç ettiler. Bu göçler, 1813'teki Gülistan ve 1828'deki Türkmençay Antlaşmaları’yla Rus İmparatorluğu'na katılan topraklardan gelen ve Osmanlı yönetiminin baskılarından kaçan kişilerin oluşturduğu bir nüfustu. Kürtler anayurtlarının bir parçası olan bu bölgede, Rusya’daki 1917 Ekim Devrimi sonrası kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) bağlı cumhuriyetlerin bir parçası haline geldiler.
12 Ocak 1989 tarihli nüfus sayımına göre, Sovyet Rusya’da 152 bin 717 Kürt yaşıyordu. Ancak Kürt kaynakları Kürt nüfusunun yaklaşık 1 milyon olduğuna dikkat çekiyor. Azerbaycan'da 500 binden fazla, Ermenistan'da yaklaşık 150 bin ve Gürcistan'da 90 bin Kürt yaşarken, Türkmenistan, Kazakistan ve Kırgızistan'da ise sürgün Kürtler vardı.
1980’ler ve 1990'ların başında Kürtler, ekonomik sebeplerle Rusya'ya yerleşti. Siyasi durumun istikrara kavuşmasından sonra topraklarına döneceklerini düşünüyorlardı. Fakat Sovyetlerin yıkılışıyla başlayan istikrarsızlık nedeniyle dönmekten vazgeçtiler. Yani bu çöküş, Kürtleri zor duruma soktu. Öyle ki eski Sovyet devletlerinde yaşayan tüm halklar arasında ‘en ağır durumu Kürtler yaşadı’ demek haksızlık olmayacaktır. Bağımsızlık coşkusunun etkisiyle, eski Sovyet cumhuriyetlerinin yeni yönetimleri, etnik azınlıkların haklarını ihlal etmeye, baskı altında tutmaya ve fiziksel şiddetle tehdit etmeye başladılar.
90'lı yılların Sovyet cumhuriyetlerinde yükselen milliyetçilik ve ekonomik sebepler, Kürtleri yaşadıkları yerlerde hedef haline getirdi. Özellikle Karabağ’daki Kürtler ile 1944 yılında Kazakistan ve Orta Asya'ya sürülen Gürcistan Kürtleri bir kez daha göç yollarına düştü; büyük kısmı Rusya'ya, çok küçük bir kısmı ise Avrupa ve Ukrayna'ya göç etti. 1995 -2003 yılları arasında, Gürcistan ve Orta Asya’dan Rusya’ya yerleşen Kürtlerin sayısı arttı.
Kürt diasporasının doğuşu
Rusya’daki Kürt diasporasının doğuşu aslında doğrudan Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle bağlantılıdır. Sovyet siyasi sistemi azınlıkların haklarını koruyor ve halklar arası eşitliği garanti ediyordu. Ancak çöküşten sonra milliyetçiliğin yükselmesi, derin ekonomik krizle birleşince Sovyet Kürtleri trajik bir gerçeklikle karşı karşıya kaldı.
SSCB'nin çöküşü sırasında, RSFSR topraklarında ne kadar Kürt’ün yaşadığına dair kesin bir şey söylemek zor. Ancak 1989 nüfus sayımı verileri, Rusya’daki etnik kompozisyonu tam olarak yansıtmıyordu; buna göre Rusya Federasyonu’nda 128 halkın yaşadığı kaydedildi. Kürtler ve Êzîdîler de “diğer milliyetler" kategorisinde yer aldı. Kürt nüfusunun artışı genellikle eski Sovyet cumhuriyetleri ile Suriye, Irak, İran, Türkiye ve Rusya'daki üniversitelerde eğitim gören öğrenciler ve araştırma görevlileri aracılığıyla kaydedildi. Ayrıca, iş, aile ve diğer nedenlerle gelen insanlar da bu artışa katkı sağladı.
Asya ve Avrupa’ya
Gürcistan’daki Kürtler, genellikle Moskova'ya göç ettiler. Sadece küçük bir kısmı St. Petersburg, Krasnodar ve Stavropol bölgelerine yerleşti. Bir süre Rusya'da yaşamaya devam ettikten ve kimseye ihtiyaçları olmadığını fark ettikten sonra, birçok Gürcistanlı Kürt Avrupa’ya göç etti.
Ermenistan'dan gelen Kürtler ise, tıpkı yüzyıllar boyunca yan yana yaşadıkları Ermeniler gibi, Rusya Federasyonu'nun hemen hemen her köşesine dağıldı. Ermenistanlı Kürtlerin küçük bir kısmı Moskova’ya, bir kısmı ise Astrahan, Volgograd, Nijniy Novgorod, Ivanovo, Kaliningrad, Kursk, Leningrad, Novosibirsk, Tambov, Tver, Ulyanovsk, Yaroslavl, Krasnodar ve Stavropol’a göç etti.
Hatta Ermenistan'dan gelen küçük gruplar Tyumen, Surgut, Kamçatka ve Yakutistan gibi uzak bölgelere, Azerbaycan'dan gelenler ise genellikle Krasnodar, Adıge Cumhuriyeti, Moskova’nın Saratov ve Novosibirsk gibi şehirlere dağıldı. 2005 yılından bu yana, göçmenlik politikalarının zorlaşması ve Rus vatandaşlığı prosedürlerinin karmaşıklaşmasıyla, Rusya'ya Kürt göçü neredeyse durdu. Son zamanlarda Batı Avrupa ülkelerine doğru göç eğilimi başladı.
Ne sağlık kartı ne emeklilik
Kürt toplumu örgütlerinin tahminlerine göre, şu anda Rusya Federasyonu'nda yaşayan Kürt sayısı en az 300 bin kişidir. 1990'ların başında Rusya'ya göç eden Kürtler, başlangıçta kalıcı konut, ikamet belgesi ve iş bulma gibi büyük zorluklarla karşılaştı. En ciddi sorun ise ikamet belgesi (propiska) oldu. Bu nedenle Rus vatandaşlığı alamamış, resmi olarak çalışmaya başlayamamış, çocuklarını okula gönderememiş, sağlık sigortası kartı alamamış ve emeklilik hakkı gibi diğer vatandaşlık haklarından yararlanamadı.
Ve adaptasyon başlıyor
Rusya'da yaşayan Kürtlerin meslek dalları birbirinden farklı. Şehirdekiler iş bulabildikleri alanlarda çalışırken, kırsal bölgelerdekiler ise tarım ve hayvancılıkla uğraşmakta. 1990'ların sonlarından 2000'lerin başlarına kadar genç Kürtler arasında üniversite eğitimi yaygın hale geldi. Bu dönemde, Kürt entelektüel sayısı arttı. Öte yandan bazı Kürtler, halk meclislerine seçilmiş, devlet dairelerinde, eğitim kurumlarında, bakanlıklarda, İçişleri Bakanlığı, FSB (Federal Güvenlik Servisi), hukuk, bilim, edebiyat ve tıp alanında çalıştı.
Türkiye, İran ve Suriye engeli
Rusya’daki Kürt diasporası, diğer etnik diasporalarla kıyaslandığında nispeten yenidir. Diğerleri daha kalabalık ve devletleri bulunuyor. Sayılarının fazla olması ve Rusya’da uzun yıllar yaşamaları nedeniyle bu halklar, siyasi ve ekonomik çıkarlarını savunma konusunda önemli bir deneyim biriktirdi. Kürtlerin ise hiçbiri yoktu ve her şeyi sıfırdan inşa etmek zorunda kaldılar. Örneğin; Ermeni, Gürcü ve Azerbaycan’da yaşayanların maddi desteği yok.
Dahası Türkiye, İran ve Suriye istihbarat servisleri onların faaliyetlerini engelledi. MİT’in talebi üzerine Moskova’daki Doğu Çalışmaları Enstitüsü'nde Kürdoloji bölümünde Kürdistan haritasının duvardan kaldırılması bunun göstergelerinden biri.
Köyden geldiler, kentlilerle yarıştılar
Entegrasyonun en önemli sorunlarından biri dil engelidir. Yine Ermenistan ve Azerbaycan Kürtlerinin çoğunlukla köylerden gelmesi ve köy okullarını bitirmesi başka bir zorluk olarak karşımıza çıkıyor. Bu okullarda eğitim genellikle 8. sınıfa kadar devam ederdi ve her çocuk ilçedeki merkezlerde eğitimlerini sürdürme fırsatına sahip değildi. Doğal olarak, Ermenistan ve Azerbaycan’ın kırsal bölgelerinden gelen Kürtler, normal Rus okullarını bitiren Ruslardan eğitim seviyeleri bakımından ciddi şekilde geri kaldılar.
Vatandaşlığa Kürt ve Rus farklı bakıyor
Rusya'daki Kürt diasporasının karşılaştığı ana sorun, vatandaşlık meselesidir. Bu sorunun özü, Rusya hükümeti ile Sovyet Kürtleri arasındaki vatandaşlık konusuna farklı yaklaşımlardan kaynaklanıyor.
Öte yandan Türkiye, İran ve Suriye’den gelen Kürt siyasi liderlerine mülteci statüsü verilmiyor ve işçi olarak gidenler istihdam edilmiyor. Kürt dilinin kaybolma tehlikesi de başka bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Sovyetler Birliği'nde ulusal hakların ihlali ve kısmi asimilasyona rağmen Azerbaycan’da ulusal kimliklerini korumayı başaran Kürtler, bugün Rusya’da dillerini ve geleneklerini unutuyor. Küreselleşme ve Rusya toplumuna entegrasyon, Kürtçe konuşan nüfusun azalmasına neden oldu. Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde, Kürtçe ders veren okullar yok veya öğretmen yetiştirme sistemi mevcut değil. Bazı Kürt dernekleri, çocuklar için pazar okulları ve Kürtçe kursları düzenlemek için bağımsız adımlar atıyor. Ancak devlet eğitim organlarının desteği olmadan bu çalışmalar yeterli olmaz.
Politik bilinç zayıftı
1980'lerin sonlarında, Kürdistan'da ulusal özgürlük hareketi hızla büyüdü. Bu hareketin etkisiyle, Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinde, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde, Kürdistan'ın üç önde gelen partisi daha fazla görüldü: Kürdistan İşçi Partisi (PKK), Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK). Bu partilerin hedefleri aynı gibi görünse de hedeflere ulaşma yolları farklı. Partiler arasındaki iç mücadele, Rusya'daki Kürtlerin de ruh halini etkiledi. Çoğu Kürt, politika konusunda pek bilgi sahibi değildi. Tercihlerini ya da destekleyecekleri partiyi liderlerine sempati olarak belirlediler.
Ulusal ve Kültürel Otonomiler Yasası
Moskova'da resmi olarak kaydedilen ilk Kürt kuruluşlarından biri, 3 Kasım 1989'da kurulan Kürt Kültür Merkezi (KKM) idi. Zamanla, KKM'nin çalışmalarına yalnızca Moskova'da değil, aynı zamanda diğer bölgelerde yaşayan birçok Kürt de katılmaya başladı. 1994 yılında, Moskova'da Kürt Ulusal Topluluğu resmiyet kazandı. Benzer topluluklar, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı diğer bazı Rusya bölgelerinde de kuruldu.
5 Aralık 1994'te Moskova'da Kürtler için bir kongre düzenlendi ve Kürt Toplulukları Uluslararası Birliği (KTUB) kurma kararı alındı. 1998 yılında, Devlet Duması'nın kararıyla, Ulusal ve Kültürel Otonomiler Yasası kabul edildi. Bu gösterişli ve iddialı isme rağmen yasada herhangi bir toprak otonomisi yoktu yalnızca kültürel toplumlar kurma hakkı verilmişti. 2000 yılında Moskova'da, Rusya'nın çeşitli bölgelerindeki Kürt topluluklarının temsilcilerinin katıldığı bir kongrede, Rusya Federasyonu Kürtlerinin Federal Ulusal-Kültürel Otonomisi kuruldu. 2002 yılında ise yine Moskova'da Kürt kadınları "Özgür Kadınlar" adlı yapıyı kurdu.
Diasporamız pasiftir
Her diasporanın hakları için önemli kaynak sağlayıcı ve güçlendirici araç, kitle iletişim araçlarıdır. Bu konuda, Rusya'daki Kürtlerin durumu oldukça kötü. Şu anda Rusya'da aylık olarak çıkan tek Kürt yayını Rusça çıkan "Özgür Kürdistan" gazetesidir. Rusya'daki Kürt diasporasının sosyo-ekonomik durumu oldukça çelişkili. Buna ek olarak, diasporada parçalanmış durumlar. Çoğu yapı örgütlülük ve finansal açıdan zayıf, faaliyetleri uyumsuz ve sorunlarını çözmek için devlet yapıları üzerinde gerçek bir etki gücüne sahip değiller.
Ne yazık ki, Rusya'daki Kürtler çoğunlukla ulusal düzeyde de pasiftir. Yukarıda belirtilenleri genel olarak özetlersek, Rusya yönetimine karşı Kürt vatandaşlarının talepleri şunları içermektedir:
· Vatandaşlık sorunu;
· Sivil hakların korunması;
· Irkçılıkla mücadele;
· Yerleşim yerlerinde yerel koşullara uyum sağlama konusunda yardım;
· Dilin korunması ve ulusal kültürün gelişimi.
Yayın Tarihi: 09/01/2025